15 Eylül 2010 Çarşamba

ACILARA TUTUNMAK




acı çekmek özgürlükse

özgürdük ikimiz de

o yuvasız çalıkuşu

bense kafeste kanarya

o dolaşmış daldan dala

savurmuş yüreğini

ben bölmüşüm yüreğimi
başkaldıran dizelere



kavuşmak özgürlükse

özgürdük ikimizde

elleri çığlık çığlık

yanyana iki dünya

ikimiz iki dağdan

iki hırçın su gibi

akıp gelmiştik

buluşmuştuk bir kavşakta

unutmuştuk ayrılığı

yok saymıştık özlemeyi

şarkımıza dalmıştık

mutluluk mavi çocuk

oynardı bahçemizde



aramakmış oysa sevmek

özlemekmiş oysa sevmek

bulup bulup yitirmekmiş

düşsel bir oyuncağı

yalanmış hepsi yalan

sevmek diye birşey vardı

sevmek diye birşey yokmuş

acılardan artakalan

işte bu bakışlarmış

kuğu diye gözlerimde

gün batımı bulutlarmış

yalanmış hepsi yalan

savrulup gitmek varmış

ayrı yörüngelerde





acı çektim günlerce

acı çektim susarak

şu kısacık konuklukta

deprem kargaşasında

yaşadım birkaç bin yıl

acılara tutunarak

acı çekmek özgürlükse

özgürdük ikimizde



Hasan Hüseyin Korkmazgil

1 Eylül 2010 Çarşamba

ACIYOR




Mutsuzluktan söz etmek istiyorum

Dikey ve yatay mutsuzluktan

Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun

Sevgim acıyor



Biz giz dolu bir şey yaşadık

Onlarda orada yaşadılar

Bir dağın çarpıklığını

bir sevinç sanarak



En başta mutsuzluk elbet

Kasaba meyhanesi gibi

Kahkahası gün ışığına vurup da

öteden beri yansımayan

Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi

Öbürünün bir kadından aldığı verem

Bütün işhanlarının tarihçesi

sevgim acıyor



Yazık sevgime diyor birisi

Güzel gözlü bir çocuğun bile

O kadar korunmuş bir yazı yoktu

Ne denmelidir bilemiyorum

sevgim acıyor

Gemiler gene gelip gidiyor

Dağlar kararıp aydınlanacaklar

Ve o kadar



Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır

Sonbahar geldi hüzün

İlkbahar geldi kara hüzün

Ey en akıllı kişisi dünyanın

Bazen yaz ortasında gündüzün

sevgim acıyor

Kimi sevsem

Kim beni sevse



Eylül toparlandı gitti işte

Ekim filanda gider bu gidişle

Tarihe gömülen koca koca atlar

Tarihe gömülür o kadar



Turgut UYAR